Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 10 sınıf 3. ünite konu özeti

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Admin

Admin


Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 06/11/09
Yaş : 29
Nerden : Bursa / Gemlik

10 sınıf 3. ünite konu özeti Empty
MesajKonu: 10 sınıf 3. ünite konu özeti   10 sınıf 3. ünite konu özeti Icon_minitimeSalı Kas. 24, 2009 2:35 am

DOĞAL SİSTEMLER

3.BÖLÜM- DOĞADAKİ ÜÇ UNSUR SU , TOPRAK , BİTKİ
SU
Su, bilinen tüm yaşam formları için gerekli olan tatsız ve kokusuz bir madde. Su, canlıların yaşaması için hayati bir öneme sahiptir. Küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında renksizdir. Dünya üzerinde farklı şekillerde bol miktarda bulunur.
Suyun kimyasal formülü H2O'dur. Bunun anlamı bir su molekülünün iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluştuğudur.

Saf su, kokusuz, tatsız, renksizdir; fakat havadaki karbondioksit kalıntıları ile karbonik asit çözeltileri oluşturmaya başladığı andan itibaren tadı bozulur ve tehlikeli bir hal alır.
su sıcaklık içindeki ani değişimleri engelleyerek Dünya'nın iklimini düzenlemesine olanak verir.
Su yerkürede değişik hallerde bulunur: su buharı, (bulutlar), su (denizler, göller,akarsular), buz (kar, dolu, buzullar) gibi. Su sürekli olarak su döngüsü olarak bilinen döngü içinde değişik fiziksel hallere dönüşür.

Su çevriminin (su döngüsü ) çok kısa bir özeti
Su çevriminin başlama noktası yoktur ama, okyanuslardan başlayarak su döngüsünü anlatalım. Kısacası yeryüzündeki tüm su kaynaklarında (göller ,denizler ,akarsular, yer altı suları buzullar) ve bünyesinde su bulunan (agaçlar ,bitkiler ,toprak ) tüm ortamlardaki suyun özellikle güneş enerjisine bağlı olrak buharlaşarak yükselmesi, sonrasında soğuyup yoğuşarak yeryüzüne kar ve yağmur şeklinde tekrar inmesi ve yine bu yağışların yer altı sularını buzulları akarsuları ve gölleri oluşturması deniz ve okyanusları beslemesi olayına denir.buna göre su doğada hiçbir zaman tamamen yok olmaz zaman içinde hal ve mekan değiştirir.
Dünyadaki suyun dağılımı
Dünyadaki suyun nerelerde olduğunun detaylı izahı için, aşağıdaki grafiğe ve veri tablosuna bakın. Dünyadaki toplam suyun yaklaşık 1 386 milyon kilometre küp (332,5 milyon mil küp)’nün yani % 96’dan fazlasının tuzlu su olduğuna dikkat edin. Bütün tatlı su kaynaklarının % 68’inden fazlası buz ve buzulların içinde hapsedilmiştir. Tatlı suyun diğer % 30’u ise yer altındadır. Nehirler, göller gibi yüzeysel tatlı su kaynakları, dünyadaki toplam suyun yaklaşık % 1’inin 1/700’ü olan 93 100 kilometre küp (22 300 mil küp)’nü oluşturur. Bununla birlikte insanların her gün kullandığı su kaynağının çoğunu nehirler ve göller teşkil etmektedir.
Yeryüzündeki su kaynakları dengeli bir dağılış göstermemektedir bunun en önemli sebebi yeryüzünde iklim özelliklerinin farklı olması ,yerşekilleri,coğrafi konum ve yükselti şartlarının farklı olmasıdır.
Yeryüzünde tatlı su kaynaklarının tükenmesi beklenemez ancak insanların aşırı ve bilinçsizce tüketimi bu kaynakların azalmasına neden olacaktır ve bir görüşe göre dünyada savaşların çıkma nedeni ileride su kaynakları olacaktır
Kısıtlı su kaynaklarına rağmen, ne yazık ki dünyadaki su tüketimi son 50 yılda çarpıcı bir şekilde artmıştır. 1940 yılında dünyadaki toplam su tüketimi yılda yaklaşık 1 000 km3 iken, bu miktar 1960 yılında ikiye katlanmış, 1990 yılında 4 130 km3’e ulaşmıştır.
Tatlı su kaynakları bu şakilde azalırken teknolojinin ilerlemesi tuzlu suyun arıtılarak kullanılabilir hale gelmesini sağlamakta ancak buda oldukça pahalı olmaktadır bu gün İsrail Dubai Avustralya, Ortadoğu, İspanya, İngiltere, ABD, Hindistan ve Çin gibi ülkeler deniz suyunu arıtarak içme ve kullanma suyu olarak değerlendirmektedir.ülkemizde bodrumdaki bazı otellerde ve işletmelerde bu işlemle su elde edilirken yine yakın gelecektede İstanbul için böyle projelerin hayata geçirilmesi beklenmektedir
Doğal Hayatı Koruma Vakfı verilerine göre Arabistan Yarımadası, temiz su ihtiyacının % 60’ını denizsuyunu arındırarak sağlıyor. İspanya ise tarımsal sulamasının %20’sini bu yolla elde ediyor.

Su Tüketiminin Sektörel Dağılımı

Dünyadaki toplam su tüketiminin, çeşitli kaynaklara göre değişse de, yaklaşık % 70’i tarım sektöründe sulama, % 22’si sanayi ve % 8’i içme ve kullanma suyu amaçlı olarak kullanılmaktadır. Avrupa’da sektörler itibariyle su kullanımı % 33 sulama, % 51 sanayi, % 16 içme ve kullanma amaçlıdır. Genellikle, bir insanın biyolojik ihtiyaçlarını karşılaması ve yaşamını sürdürebilmesi için, günde en az 25 litre su tüketmesi gerektiği kabul edilir. Ancak, çağdaş bir insanın sağlıklı bir biçimde yaşaması için gereken içme, yemek pişirme, yıkanma, çamaşır gibi amaçlarla kullanılacak su dikkate alındığında, kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olarak kabul edilmektedir. Dünya genelinde bölgelere göre kişi başına su tüketim miktarları sanayileşmiş ülkelerde 266 litre iken Afrika’da 67, Asya’da 143, Arap ülkelerinde 158, Latin Amerika’da 184 litredir. Türkiye'de ise kişi başına günlük su tüketimi ortalama 111 litredir.

Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000- 10.000 m3 arasında olmalıdır. Kişi başına düşen yıllık 1430 m3’lük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir.

Ülke- Kıta Ortalaması Kişi Başına Düşen Kullanılabilir Su Miktarı (yıllık)
SURİYE 1.200 m3
LÜBNAN 1.300 m3
TÜRKİYE 1.430 m3
IRAK 2.020 m3
ASYA ORTALAMASI 3.000 m3
BATI AVRUPA ORT. 5.000 m3
AFRİKA ORT. 7.000 m3
GÜNEY AMERİKA ORT. 23.000m3
DÜNYA ORT. 7.600 m3
Tablo 1:Kişi Başına Düşen Kullanılabilir Su Miktarı (yıllık)

Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesi Nedir?
Ramsar Sözleşmesi; Hazar Denizi’nin güney sahillerinde yer alan bir İran kenti olan Ramsar’da, 2 Şubat 1971’de yapılan hükümetler arası bir anlaşmadır. Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesi’nin amacı ‘yerel, bölgesel ve ulusal faaliyetler ve uluslararası işbirliği yoluyla dünya çapında sürdürülebilir kalkınmaya ulaşma hedeflerine katkıda bulunmak amacıyla tüm sulak alanların korunması ve akılcı kullanımıdır. Türkiye, 1994 yılında Uluslararası Ramsar Sözleşmesi’ne taraf olmuş ve halihazırda 12 sulak alanı Ramsar Alanı olarak ilan etmiştir.

Su kaynakları
1.denizler ve okyanuslar
2.göller ve bataklıklar
3.akarsular yer altı suları(kaynaklar)
4. buzullar

1.DENİZLER VE OKYANUSLAR
Dünyamıza baktığımızda yüzeyinde hem büyük su kütlelerini hem de kara parçalarını görürüz. Bütün dünya yüzeyinin %71 ini denizler, %29 unu karalar oluşturur. Ancak bu oran kuzey ve güney yarımkürede değişir. Çünkü buralarda kara ve denizlerin oranı farklıdır. Kuzey yarımkürede karalar %39, denizler %61 oranında yer tutar. Güney yarımkürede ise karalar %19, denizler %81 yer kaplar. Gördüğünüz gibi karaların kapladığı alan kuzey yarım kürede daha geniştir. Asya, Avrupa, Kuzey Amerika, Afrika'nın büyük bir kısmı kuzey de kalır. Güney Amerika, Afrika'nın güneyi, Okyanusya ve Antartika ise güney de kalır.

Bu farklı dağılım bir çok özelliği etkiler.

- Öncelikle iklimi etkiler. Kuzey yarımküre daha karasal bir iklime sahiptir. Bu durum kuzey de ortalama sıcaklığın 2 derece kadar fazla olmasını sağlar.
- Nüfusun büyük çoğunluğu kuzeydedir. Bu ekonomik gelişimi olumlu yönde etkiler.
- Karalar üzerindeki doğal zenginlikler, ormanlar ve yeraltı zenginlikleri kuzey de daha çoktur.
- Ulaşım olanakları ve ülkeler arası iletişim kuzey de daha gelişmiştir.

KITALAR

Kendine bağlı olan adalarla ,etrafı denizlerle ve okyanuslarla çevrili olan büyük kara parçalarına kıta denir. Dünya yüzeyinde 7 kıta vardır. Bunlar Asya, Avrupa, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Okyanusya ve Antartika dır.Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına 'eski dünya karaları'adı verilir. Eski dünya kıtalarının ve diğer kıtaların en büyüğü Asya dır. Hemen yanında bir uzantısı gibi duran Avrupa bulunur. Bu nedenle bu iki kıtaya "Avrasya" adı verilir.
Türkiye bu eski dünya karalarının birbirine en çok yaklaştığı yerde bulunur. Anadolu yarımadası Asya nın Avrupa ya en çok yaklaştığı yerde yer alır. Trakya ise Avrupa topraklarımızı oluşturur.
Kıtalar birbirlerinden boğazlar ya da okyanuslarla ayrılmışlardır. Asya kıtası, Kuzey Amerika'ya Bering boğazı ile, Kuzey Amerika-Güney Amerika'ya Panama kanalı ile,Avrupa kıtası Afrika ya Cebelitarık boğazı ile,Afrika kıtası Asya ya Süveyş kanalı ile bağlanır. Asya yı Avrupa dan ayıran sınır ise Ural dağlarının batısı, Kafkasların kuzeyi ve İstanbul-Çanakkale boğazlarının kuzeyinden geçer.

Harita 2:Dünya Kıtalar ve Okyanuslar Haritası
OKYANUSLAR
Kıtalar arasındaki büyük çukurlarda kalan geniş ve derin su kütlelerine okyanus denir. Deniz ise karalar arasına veya kenarına sokulmuş kollardır. İç deniz karaların çok fazla içlerine sokulmuş kollardır. Kıtaların kenarında bulunan, okyanuslarla çok daha geniş alanlarda bağlanan denizlere kenar deniz adı verilir.

Harita 3:Dünya Okyanuslar ve Denizler Haritası
Okyanuslar denizlere göre çok daha geniş ve derindir. Dünya üzerinde üç büyük okyanus vardır. Bunlar Amerika kıtaları ile Asya ve Okyanusya arasında bulunan Büyük okyanus,Amerika kıtaları ile Avrupa ve Afrika arasında bulunan Atlas okyanusu, Asya nın güneyi, Afrika ve Okyanusya arasında ise Hint okyanusu yer alır. Bu okyanuslar güney yarım kürede Antartika çevresinde birleşerek tek bir su kütlesi oluştururlar.
Dünyada ilk on okyanus ve denizler şunlardır:
1.Pasifik Okyanusu
2.Atlantik Okyanusu
3.Hint Okyanusu
4.Arktik Okyanus
5.Güney Çin Denizi
6.Caribbeen Denizi
7.Akdeniz
8.Bering Denizi
9.Ohotsk Denizi
10.Meksika Körfezi

2. GÖLLER VE BATAKLIKLAR
Dünyadaki yerkabuğu üzerindeki tatlı su kaynaklarının yaklaşık % 11 ni bataklıklar % 87’sini ise göller oluşturur.

BATAKLIKLAR
Bataklık. Üzerine basınca çöken, nemli, çamur haline gelmiş , geniş batak alanlarına verilen ad. Bataklıklar çevresine göre çukur olan yerlerde su geçirmez tabakaların (kil gibi) yüzeyde bulunduğu yerlerde, yağmur ve kaynak atalarının birikmesi ve uzun zaman kalması ile meydana gelir.Durgun ve çamurlu su alanları olan bataklıklar birer hastalık kaynağı olduğundan (özellikle sıtma) bu gibi yerlerin kurutulması gerekir. Bu da, ya su geçirir tabakaya kadar bataklık alanının yer yer delinmesi ile ya da bataklık sularının yakınlarında bulunan bir akarsuya açılması ile olur. Bunlardan başka bataklıkları kurutmanın bir şekli de, okaliptüs gibi suyu çok çeken ağaçların bu alanlara dikilmesi iledir.

GÖLLER

Dünyadaki başlıca büyük göller

GÖLLLER VE OLUŞUMLARI
Karalar üzerindeki çukurlarda birikmiş durgun sulara göl denir. Bulundukları bölgenin iklim jeolojik ve jeomorfolojik yapısına bağlı olarak farklılık gösteren dünyanın hemen her tarafına dağılmış irili ufaklı bir çok göl bulunur. Dünyanın en büyük gölü Asya kıtasında Hazar ve en derin gölü de yine bu kıtada ****** gölüdür. Göller yağışlarla göle dökülen akarsularla ve kaynaklarla beslenirler. Eğer bir göle buharlaşma yoluyla kaybettiğinden daha fazla su gelirse göl suları yükselir. Gölün fazla suları göl çanağının en alçak yerinde bir dere halinde dışarı akmaya başlar. Buna gideğen yada göl ayağı adı verilir. Sularını okyanuslara ve denizlere ulaştıran göllerin suları tatlı,ulaştıramayanların ise tuzludur. Örneğin:Tuz ve Van gölü • Dünya üzerinde çöküntü gölleri en fazla Doğu Afrika graben sahası üzerinde yer almaktadır. • Dünyada en fazla göllerin bulunduğu sahalar Doğu Afrika, Finlandiya ve ABD'de göller yöresidir.

Göl Sularının Kimyasal Özelliklerine Bağlı Olarak Göllerin Sınıflandırılması
1.TATLI
2.TUZLU
3.ACILI
4.SODALI

Göl Sularının Kimyasal Özelliğini Etkileyen Faktörler

1. Gölün büyüklüğü ve derinliği:Büyüklük ve derinlik arttıkça tuzluluk azalır.
2. Gölün gideğeninin olup olmaması: Göl sularını bir gideğen ile boşaltabiliyorsa suları tatlı olur.
3. İklim: Nemli iklim bölgelerinde göllerin tuzluluğu daha azdır. Genelde tatlı suludurlar.
4. Göl çanağını oluşturan kayaların özelliği (ÖR:Van gölünü besleyen akarsular volkanik feldspat türü araziden geçerek Van gölünün sularının sodalı olmasına neden olmuştur)

Harita 4: Dünya Göl Dağılım Haritası

OLUŞUMLARINA GÖRE GÖLLER

A.DOĞAL GÖLLER:

1. Tektonik Göller: Yerkabuğunun çöküntüye uğramış yerlerinde oluşan göllerdir. Doğu Afrika gölleri,Lut gölü,****** gölü,Güney Marmara gölleri,Göller yöresi gölleri

2. Volkanik Göller:Volkanik patlamalar sonucu oluşan çukurluklara suların dolması ile meydana gelen göllerdir.Volkan konisinin ağzında meydana gelen göllere krater gölleri denir. Dünya’nın en önemli volkan krateri gollerinin başında, ABD’de bulunan, Crater Gölü’dür. Örn:Nemrut gölü gibi. Patlama çukurluklarında oluşan göllere ise maar gölleri denir. Dünya’nın en önemli maar göllerine Almanya-Eifel Bölgesinde ve Fransa güneyi-Masif Santral bölgesinde rastlanır ülkemizde ise Meke Tuzlası örnek verilebilir

3. Buzul Gölleri:Buzulların oydukları alanları zamanla suların doldurması ile oluşan göllerdir.Kuzey Avrupa'daki göller,K.Amerika'daki büyük göller ve yüksek dağlardaki sirk gölleri bu türdendir. Alp Dağları’nın kuzeyinde bulunan, Boden, Zürih ve Dört Kanton gölleri ile güney yamaçlarda bulunan Garda, Como ve Maggiore gölleri örnek verilebilir

4. Karstik Göller :kolay eriyebilen kayaçların (kalker,jips vb) bulunduğu yerlerde oluşan polye erime çukurlukları içerisinde su birikmesi neticesinde oluşan göllerdir


5-Set Gölleri

1. Heyelan Set Gölleri : bir akarsuyun önünün heyalan sonucu kapanmasıyla oluşan göllerdir.

2. Lav Set Gölü : akarsuyun volkanik faaliyetler neticesinde çıkan lav ve proklastik maddelerle önünün kesilmesi neticesinde oluşan göllerdir

3. Alüvyal Set Gölü:yatak eğiminin çok olduğu yerlerde fazla miktarda taşınan malzemeler akarsuyun hızının azaldığı noktada birikmeye başlar taşınamayan bu malzeme akarsuyun önünü zamanla keserek burada göl oluşmasına neden olur

4. Kıyı Set Gölü :Akarsuların aşındırarak deniz kıyısına kadar taşıdıkları malzemeler burada dalgalar yardımıyla kıyı kordanlarının oluşmasına neden olur zamanla bu kordon bir koyun önünü kapatarak denizden ayrılmış gölleri oluşuturur , bunlara kıyı set gölü denir.aynı zamanda lagün veya deniz kulağı olarak ta bilinir. Önemli Lagün gölleri Baltık Denizi güneyinde Frisches ve Kuriscches Lagünleri, Nil Deltası’nda Menzele ve Brullus gölleri

5. Moren set gölü: buzulların etkili olduğu bölgelerde dağ yamaçlarından buzullarla aşınrak taşınan malzemeler(moren) kar erimeleri neticesinde oluşan küçük derelerin önünü keserek göl oluşumuna neden olurlar bunlara moren set gölü denir. Önemli moren set gölleri Avusturya’da bulunan Ammer, Starnberg ve Atter gölleri, Finlandiya ve Norveç’in güneyinde bulunan Vetter ve Vener gölleri, ABD’de bulunan Superior, Michigan, Huron, Erie, Ontario (ABD- Kanada).

B. YAPAY GÖLLER
Bunlar özellikle beşeri faaliyetlere bağlı olrak ve insanların temel ihtiyaçlarını ( içme suyu,elektrik, sulama suyu,kullanma suyu gibi) karşılamak için akarsuların önünün yapay setlerle bentlerle kapatılması neticesinde oluşan baraj gölleri ve göletlerdir.

YERYÜZÜNDE BAŞLICA GÖL BÖLGELERİ

1. AVRUPA: Finlandiya, Britanya Adaları, Kuzey Almanya ve Alp dağları zengin göllere sahiptir. Bu göllerin büyük bölümü buzulların etkisiyle oluşmuştur. Doğu Avrupa’nın kuzeyinde Ladoga, Onega gölleri, İsveç’te Vener, Vetter, Melar gölleri büyük oranda tektonik göllerdir. Finlandiya(Göller ülkesi) birbirine küçük akarsularla bağlı olan binlerce gölle kaplıdır.

2.ASYA: Dünyanın en büyük gölü olan Hazar(Hazer)gölü. Aral gölü, Karaboğaz gölü. Hazar ve Aral gölleri daha önce birleşik bir göl durumundayken oluşan tortulanma alanları sonucunda ayrılmışlardır. ****** gölü(Dağ gölü),Balkaş gölü, Isık gölü(Sıcak göl),Lob-Nor gölü(Bataklık durumundadır),Lut gölü, Urmiye ve Van gölü diğer önemli göllerdir.

3.KUZEY AMERİKA: Kuzey Amerika Büyük Göller Bölgesi: Superiyör, Huron, Erie, , Ontario,(Bu göllerin bir kısmı Kanada’da yer alır) Michigan(Tamamı Amerika Birleşik Devletleri sınırları içindedir.)Bu göller sığ eşiklerle birbirlerinden ayrılmışlardır. Birbirine boğaz ve kanallarla bağlı durumdadırlar. Kuzey Amerika’nın kuzeydoğusu kısımlarında, Büyük Ayı, Köle ve Vinnipeg gölleri yer almaktadır. Bunlardan Büyük Ayı ve Köle gölleri yılın büyük bölümünde buzlarla kaplıdırlar. Vinnipeg buzul alanlarında bulunan sığ bir set gölüdür. Great Salt Lake (Büyük Tuz Gölü)gölü Kuzey Amerika’da bulunan dışa akışı bulunmayan bir göldür.

4.ORTA VE GÜNEY AMERİKA: Nikaragua’da Nikaragua ve Managua gölleri çöküntü alanları içinde oluşmuşlardır. Titicaca 3812metre yüksekliğinde bulunur. Poopo gölü ve Arjantin’de bulunan Mar chiguita gölü diğer önemli göllerdir.

5.AFRİKA: Göllerin büyük bölümü kırılmalar ile oluşan çöküntü alanlarında ya da iç bölgelerdeki geniş çanaklar içerisinde meydana gelmişlerdir. Victoria, Kiopa, Rudolf, Nyassa, Tanganika, Kivu, Edwart, Albert, Kioga, Ngami ve Çad gölleri başlıca göllerdir.

6.AVUSTRALYA: Başlıca gölü olan Eyre gölü tuzlu bir bataklık durumundadır.

Göller hakkında

1.Asya Kıtası’nda bulunan Hazar Gölü dünyanın en büyük gölüdür.
2.Kuzey Amerika Kıtası’nda bulunan (ABD-Kanada sınırı),Superior Gölü dünyanın ikinci büyük gölüdür.
3.Bazı göllerin alanları mevsime bağlı olarak büyük değişmeler gösterir. Afrika Kıtası’nda bulunan Çad Gölü (10.000–26.000km2) ve yurdumuzda Tuz Gölü bunların başında gelir.
4.Dünya’nın en derin gölü ****** Gölü’dür.(1741 m)
5.Dünya’nın en yüksek gölü, Tibet’te bulunan P’u-Mo Ts’o Gölü’dür.(5025m)
6.Bazı göller deniz seviyesinin altında bulunmaktadır.(Lut (394m),Taberiye(210m),Haiti’de bulunan Enriguillo Gölü(48m),Mısır’da bulunan Harun Gölü(44m),Hazar (28m)
7.Tuzluluk oranı çok yüksek olan göllerin başlıcası ABD’de Büyük Tuz Gölü’dür. Bu gölün tuzluluk oranı binde 230 civarındadır.
8.Önemli meteorit gölleri, Baltık Denizi’nde Kaalijarv, Arjantin’de bulunan Laguna Negra ve Kanada’da bulunan Ungava gölleridir.
9.Relikt Göller: Bunlar geçmiş jeolojik devirlerde oluşan eski iç denizler ve büyük su kütlelerinden günümüze kalmış olan göllerdir. Asya Kıtası’nda Hazar ve Aral gölleri

Göllerde Yaşanan Seviye Değişiklerinin Temel Nedenleri

Yükselten Sebepler:Yağışlar, akarsular, seyelan, yeraltı suları ve kaynaklar.

Düşüren Sebepler: Buharlaşma, terleme, Gidegenler ve sızmalar.

GÖLLERDEN YARARLANMA

1.Ulaşım ve taşımacılıkta faydalanılır.
2.Tarımsal alanların sulanmasında ve içme suyu olarak yararlanılır.
3.Kurumuş olan eski göl alanları verimli tarım alanları meydana getirir
4.Göl ve göl çevresi turizm ve dinlenme açısından önemli imkânlar oluşturur
5.Tatlı su balıkçılığı yapılmasına imkân verir.
6.Elektrik üretilmesine imkân verir.
7.Soda, tuz elde edilir. Tuz, Meke veTuzla göllerinden tuz elde edilmektedir.

Not göller üzerinde ulaşım ve taşımacılık yapılabilmesi için öncelikle o gölün derinliğinin yeterli olması gerekir

AKARSULAR

AKARSU: Belli bir yatak içerisinde sürekli ya da yılın belli dönemlerinde akan su kütlelerine akarsu denir.

POTAMOLOJİ: Akarsuları inceleyen bilim dalıdır.

SEYELAN: Yağmur, kar veya buzulların erimesiyle oluşan ve belirli bir yatağa bağlı olmadan, arazi yüzeyini kaplayacak şekilde akan sulara seyelan denir.

AKARSU HAVZASI: Akarsuyun bütün kollarını ve su topladığı alana akarsuyun havzası denir.Sularını denize ulaştırabilen akarsuların oluşturduğu havzaya açık havza, sularını denize ulaştıramayan akarsuların oluşturduğu havzalara kapalı havza denir.

Akarsu havzasının genişliği: Ana akarsuyun boyuna, iklim şartlarına, ülke genişliğine ve yüzey şekillerine bağlıdır.

Kapalı Havzalarımız: Tuz Gölü çevresi, Van Gölü çevresi, Afyon Akarçay, Akşehir, Eber, Karmuk, Çavuşlu Gölü, Göller Yöresinde Burdur ve Acıgöl kapalı havzalarıdır.

SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ: Akarsu havzalarını birbirinden ayıran sınıra su bölümü çizgisi denir.

Akarsu ağzı: Akarsuyun herhangi bir denize veya göle döküldüğü yerdir.Akarsuyun denize döküldüğü bu bölümüne aşağı çığrı akarsyun kaynağını aldığı bölümüne ise yukarı çığrı denir.

Akarsu yatağı: Kaynakla ağız arasında uzanan, akarsuyun içinden aktığı çukurluktur.

Akarsu vadisi: Akarsuların, içinde aktıkları yatağı aşındırmalarıyla ortaya çıkan çukurluktur.
TABAN SEVİYESİ: Akarsuyun döküldüğü deniz veya okyanus yüzeyine taban seviyesi denir. Akarsu aşındırması bu seviyeye kadar devam eder ve son bulur.

AKARSUYUN DEBİSİ(AKIM):Bir akarsuyun belli bir alanından bir saniyede geçen su miktarına akarsuyun akımı(debisi)denir.(m3/sn)

AKARSU REJİMİ: Bir akarsuyun, yıl içerisinde gösterdiği akım değişikliğine ya da su seviyesindeki değişimlere rejim denir.

AKARSU REJİMİNİ VE AKIMINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1.İklim
2.Yer şekilleri
3.Zeminin yapısı
4.Bitki örtüsü
5.Yeraltı suları
6.Göller
7.Beşeri faktörler(İnsan)

Harita 5:Dünya Büyük akarsular Haritası

Akarsuları birbirinden farklı krıterlere göre çeşitli şekilde sınıflandırabiliriz bunlar:
1.Rejimlerine göre: yıl içerisinde akarsuyun taşıdığı su miktarında önemli değişiklikler görülüyor ise buradaki akarsuların rejimi düzensizdir.Tam tersine yıl boyunca akarsuyun taşıdığı su miktarında önemli değişiklikler görülmüyor ise akarsuyun rejimi düzenlidir denir.özellikle ekvatoral iklimde ve okyanusal iklimde bu tür akarsulara rastlanır (Amazon,Kongo nehirleri) Karasal iklimde ,Akdeniz ikliminde ,çöl ,tundra ikliminde ve sup ropikal iklimlerde ise akarsu rejimleri düzensizdir
2.Beslneme kaynaklarına göre: akarsuların başlıca beslenme kaynakları göl ,yağmur ,kar ve buz, yer altı suları ( kaynak) ‘dır.Çok uzun mesafeleri kat eden akarsular birden fazla kaynaktan beslendikleri için karma rejimli akarsular olarak anılırlar.ör: Nil (mısır) Fırat, Dicle( Türkiye)

3.Döküldüğü yere göre akarsular: Akarsular Su toplama havzalarından topladıkları suyu deniz ve okyanuslara kadar ulaştırabiliyor ise bu akarsulara açık havzalı akarsu denir,taşıdığı suyu deniz ve okyanuslara değilde göl bataklık vb yerlere ulaştırabiliyorsa yada ulaştıramadan kuruyor ise kapalı havzalı akarsular denir

Kıtalara göre akarsuların dağılımı

ASYA:

Başlıca ırmakları, Yangtze (5500 km Asya’nın en uzun, dünyanın dördüncü uzun ırmağıdır.), Yenisey (kaynağı Büyük Yenisey ırmağı olarak kabul edildiğinde 4000 km, Selegna Irmağı olarak kabul edildiğinde 5500 km uzunluğundadır.), Obi (3680 km, İrtiş Irmağı’yla birlikte 5569 km), Sarı (4700 km), İrtiş (4441 km), Lena (4400 km), Amur (4352 km), Mekkong (4200 km), Brahmaputra (2900 km), İndus (2900 km), Fırat (2700 km), Amuderya (2539 km), Ganj (2506 km), Saluen (2415 km), Siriderya (2204 km), Irravadi (2090 km), Dicle (1900 km) ve Yamuna (1385 km).


AVRUPA:

Başlıca ırmakları, Volga (3689 km), Tuna (2848 km), Dinyeper (2250 km), Don (1900 km), Ren (1320 km), Elbe (1165 km), Loire (1020 km), Oder (912 km) ve Po (652 km)’dur. En büyük gölleri, Ladoga (17 678 km2), Onega (9720 km2) ve Vanern (5584 km2)’dir. En büyük adası Büyük Britanya (229 885 km2), en geniş yarımadası İskandinavya, (800 000 km2), en yüksek çağlayanı Fransız Pireneleri’ndeki Gavarnie (421 m), en uzun demir yolu tüneli Manş Tüneli (50,5 km)’dir.


AMERIKA:

Kuzey Amerika:
Başlıca ırmakları; Arkansas, Brazos, Colorado, Columbia, Mackenzie, Mississippi, Missouri, Nelson, Rio Grande, St. Lawrence, Yukon'dur.

Güney Amerika:
Amazon Nehri

AFRİKA:

Başlıca ırmakları; Nil (6648 km ile yalnızca Afrika’nın değil, dünyanın en uzun ırmağıdır), Benue (1400 km), Kongo (4700 km), Kasai (2153 km), Limpopo (1770 km), Lualaba (645 km), Nijer (4183 km), Orange (2090 km), Senegal (1633 km), Chari (949 km), Oubaungi (2250 km), Zambezi’dir (2735 km).

ANTARKTİKA:

OKYANUSYA:
Başlıca akarsuları, Murray, Darling ve Murrumbidgee


YERALTI SULARI ve KAYNAKLAR

Tanımı : Yağış olarak yeryüzüne düşen sularla, kar ve buz sularının bir bölümü yeraltına sızar. Çeşitli derinliklerde çeşitli şekillerde bulunan bu sulara yer altı suyu denir. Yeraltı sularının oluşabilmesi için gerekli olan en önemli olay yüzeysel suların yeraltına sızmasıdır.suların sızması her yerde aynı değildir. Yeraltı sularının miktarını ve beslenmesini etkileyen etkenler şunlardır ;

a) Yağış Miktarı : Yağış miktarının fazla olması yeraltı sularının miktarını olumlu yönde etkilemektedir. yağış artışına bağlı olarak yeraltı sularının miktarı artmaktadır.

b) Yüzeyin Eğimi : Eğimli yüzeylerde yüzeysel sular akış halinde olacağı için yeraltına sızmalarda azalmalar olur.

c) Doğal Bitki Örtüsü : Bitki örtüsünün gür olduğu yerlerde sular bitki kökleri tarafından tutulacağı için sularda bir azalma görülür.

d) Zeminin geçirimlilik özelliği : Zeminde geçirimli kayaçların yaygın olması yeraltına sızmayı kolaylaştıracağı için yeraltı sularının miktarında artma olmasına neden olur. Kum, kumtaşı , çakıl, konglomera ,,volkan tüfü gibi taşlar üzerindeki suları emerek bir alttaki tabakaya geçirirler. Suları kolay geçirebilen kayaçlardan oluşan tabakalara geçirimli tabakalar ismi verilir.Kiltaşı, miltaşı , şist ve kömür gibi gözenekleri küçük dokulu taşlar suyu bünyelerinden geçirmezler. Suyu bünyesine geçirmeyen taşlardan oluşan tabakalara geçirimsiz tabakalar adı verilir.

Yer altı sularının özellikleri ise o yerdeki tabaka yada kayaçların cinsine , suyun bulunduğu yerin derinliklerine ve arazinin jeolojik yapısına göre değişir.

Yeraltı suları, yeraltında depolanma yerine göre üç gruba ayrılır.

A) Taban Suları :Geçirimli tabakalardan sızan suların altta geçirimsiz bir tabakada birikmesiyle oluşmaktadır. Taban suyunun seviyesi beslenme koşullarına ve geçirimli tabakaların kalınlığına göre değişir. Türkiye taban suyu bakımından oldukça zengindir.

B) Artezyen Suları : İki geçirimsiz tabaka arasında birikin sulardır. Çanak tabanında açılan bir kuyudan sular yeryüzüne fışkırarak çıkmaktadır. :Beslenme durumlarına göre fışkırmaya devam ederler.

C) Karstik sular : Karstik yörelerde kalın kalker tabakalar arasında biriken yeraltı sularıdır. suların depolandığı boşlukların birbirine bağlanmasıyla geniş bir yeraltı su şebekesi oluşmaktadır. Akdeniz bölgesinde bu tür yeraltı suları yaygındır.

KAYNAKLAR (GÖZE-BULAK-MEMBA-EŞME-PINAR)

Tanımı : yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yerlere kaynak adı verilir. Yeraltı sularını insanlar tarafından yeryüzüne çıkarıldığı yerlere ise kuyu adı verilir.Kaynaklar yeraltı sularının bulunuş biçimine , yüzeye çıktığı yere ve yeraltı sularının sıcaklığına göre gruplandırılmaktadır.
.

B) Vadi Kaynakları :Yeraltı sularının akarsu vadileri boyunca yeryüzüne çıktığı yerlerdir.Genellikle sular akarsu vadisinin iki yakası boyunca çıkmaktadır.

C) Artezyen Kaynakları : İnsanlar tarafından çanak tabanlarında açılan kuyulardan yeraltı sularının çıkarılmasıyla oluşur.

D) Tabaka Kaynakları : Yeraltı sularının biriktiği tabakaların kesintiye uğradığı dağ yamaçlarında oluşan sulardır.


E) Karstik (Voklüz) Kaynaklar : Karstik sahalarda yeraltında biriken yeraltı sularıdır. Bu kaynakların en önemli özelliklerinden biri de karstlaşmanın etkisiyle suların bünyesinde bolca kireç bulunmasıdır.

NOT: Yukarıda anlatılan tüm kaynak sularının suları soğuktur , beslendikleri ve depolandıkları alanlar yeryüzüne yakındır.
NOT:soğuk su kaynaklarının genel özellikleri
*Sularını yağışlarla yeryüzünden alırlar.
*Sularının sıcaklığı ve akımları yıl boyunca değişir.
NOT: sıcak su kaynaklarının genel özellikleri
*Sularını mağmaya yakın alanlardan alırlar.
*Suları geldiği derinliğe göre sıcak veya ılıktır.
*Sularının sıcaklığı yıl boyunca aynıdır.
*Akım değişikliği olmaz.
*Bol miktarda eriyik madde içerir.

F) Fay Kaynakları :Yerkabuğundaki kırık hatları boyunca meydana gelen kaynaklardır. Fay oluşumu sırasında tabakalar yer değiştirerek geçirimli tabakaların önleri geçirimsiz tabakalarca kesilir.Böylece geçirimli tabaka içerisinde biriken sular kırık hatları boyunca yeryüzüne çıkar. Fay kaynaklarının suları yerin derinliklerinden geldiği için genellikle sıcaktır. Ancak su yüzeye yakın tabakalardan çıkıyorsa suları soğuktur. Fay kaynaklarında çıkan sıcak sulara kaplıca,ılıca,çermik ve içmece gibi isimlerde verilir. Türkiye kaplıca açısından çok zengin bir ülkedir.Fay kaynakları boyunca çıkan sulardan biri de maden sularıdır. Maden suları ,insanlara yararlı birçok minerali çözülmüş olarak taşıdıklarından sağlık açısından faydalıdır.

G) Gayzer Kaynaklar : Volkanik bölgelerde , yerin derinliklerindeki sıcak gazların etkisiyle yeryüzüne büyük bir basınçla su ve buhar halinde çıkan kaynaklardır. Gayzer kaynakları çok farklı amaçlara kullanılmaktadır. Kentlerin ısıtılmasında , fabrikaların su ihtiyaçlarının karşılanmasında ve seracılık faaliyetlerinde kullanılmaktadır.

TOPRAK

TOPRAK: Toprak taşların parçalanması ve ayrışmasıyla meydana gelen, içerisinde çeşitli canlı kalıntıları, hava ve su bulunan, içerdiği organik madde ve minerallerle bitkilere besin kaynağı olan gevşek yer örtüsüdür. Toprağı oluşturan başlıca unsurlar, kum, kil, kalker, organik maddeler, su ve havadır.

HUMUS: Organik kalıntılar ve özellikle bunları çürümesiyle meydana gelen, mikroorganizmalar açısından zengin olan, organik maddedir.


HORİZON: Toprağı meydana getiren katmanlara horizon adı verilir.

TAŞLARIN PARÇALANMASIKAYAÇ(KAYA, TAŞ): Bir veya birden fazla mineralin birleşmesiyle oluşan maddelere kayaç (kaya, taş) adı verilir. Yerkürenin temel malzemesini taşlar meydana getirir.

1.Kimyasal Çözülme:

Özellikle sıcak ve nemli iklim bölgelerinde meydana gelir. Genel olarak taşların su tarafından eritilmesidir. Bunun sonucunda taşların kimyasal bileşimlerinde değişme meydana gelir. Kimyasal çözülmede temel etkenler, nem miktarı ve sıcaklıktır. Yağış miktarı ve sıcaklığın artması kimyasal çözülmeyi arttırır. Bu nedenlerle en fazla ekvatoral, muson ve okyanusal iklim alanlarında meydana gelir. Kolay çözünen kalker, jips, dolomit ve kaya tuzu gibi karstik taşların fazla olduğu alanlarda kimyasal çözünme daha fazla ve hızlı gerçekleşir.

2.Fiziksel (Mekanik ) Çözülme:

Taşların kimyasal yapılarında herhangi bir değişme meydana gelmeden, bağlarının zayıflaması parçalara ayrılarak ufalanmasıdır. En önemli etken, sıcaklık farklarıdır. Sıcaklık farkının artması mekanik çözülmeyi arttırır. Özellikle, çöl ikliminin egemen olduğu alanlarda ve sıcaklık farkının fazla olduğu karasal iklim bölgelerinde etkili olmaktadır. Donma ve çözülme, buz, tuz ve kök çatlaması, ısınma ve kuruma, taşların büzüşüp genleşmesi mekanik çözülmeyi oluşturan başlıca faktörlerdir.

3.Biyolojik Çözülme:

Canlı organizmaların salgıladıkları salgılar, organik asitler ve bitki köklerinin taş aralarındaki çatlaklara girerek büyümeleri ve sonuçta taşı parçalamaları ile meydana gelir. Özellikle bitki örtüsünün, ormanların zengin olduğu sıcak ve nemli sahalarda etkili olur.

TOPRAK OLUŞUMUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1.İklim: Sıcaklık ve yağış toprak oluşumunu etkiler. Sıcaklık taşların ufalanma ve humus oluşum sürecini belirler. Nem, toprak yıkanmasını ve kimyasal çözülme sürecini etkiler. Topraktaki tuz ve kireç miktarını etkiler.

2.Bitki örtüsü: Kökleri ve organik asitler sayesinde ayrışma sürecini hızlandırır, toprakta organik madde oluşumunu sağlar, humus bakımından zenginleşme imkânı verir, toprakların zemine tutunmasını sağlayarak erozyona uğramasını engeller.

3.Yer şekilleri: Eğim, yükselti ve bakı toprak oluşumunu etkiler. Eğimli arazilerde toprak oluşumu daha yavaştır. Yamaçlarda topraklar erozyon gibi sebeplerden dolayı daha incedir. Yükselti iklim elemanlarının özelliklerini belirleyerek toprak oluşumunda etkili olur. Bakı, güneşlenme süresini ve sıcaklığı etkileyerek toprağın nemliliğini ve dolayısıyla oluşumunu etkiler.

4.Taşların özelliği(Ana kaya): Toprağı meydana getiren ana kaya, parçalanma sürecini, toprağın rengini, organik bakımdan zenginliğini ve su geçirimlilik oranını etkiler.Başkalaşım taşlardan oluşan topraklar daha su geçirimliliği fazla olan kumlu toprakları oluşturur. Kil ve kireç oranı yüksek olan ana kayalar, koyu renkli geçirimli toprakları meydana getirir.

5.Zaman: Toprak çok uzun sürelerde oluşumunu tamamlamaktadır. Tam bir toprak oluşumu binlerce yılda gerçekleşmektedir. Oluşum süresi kalınlığı etkiler.



TOPRAĞI OLUŞTURAN KATMANLAR (HORİZON)
Toprak kesitinde A, B, C ve D olmak üzere dört katman (horizon)bulunur.

A Horizonu: En üstte yer alır. Organik maddeler bakımından zengin ve genellikle koyu renklidir. Su ve besin maddelerinin en fazla bulunduğu, bitkilerin yetiştiği ve köklerinin en fazla yayıldığı katmandır.

B Horizonu: A katı ile birlikte asıl toprak katını meydana getirir. Üstte yıkanan tuz ve kil gibi maddelerin biriktiği kattır. Bu nedenle bu katmana birikim katmanı adı da verilir

C Horizonu: Ayrışmanın tam olara gerçekleşmediği, ana kayanın özelliklerini taşıyan büyük parçalardan meydana gelir.

D Horizonu: Ana kayanın yer aldığı bölümdür.

TOPRAK ÇEŞİTLERİ

1960 yılında yayınlanan toprak sınıflandırma sistemine göre topraklar üç ana gruba ayrılır

A.TAŞINMIŞ TOPRAKLAR (AZONAL): Toprakların, eğimli sahalarda, oluştuğu ana kaya üzerinden, akarsu, rüzgâr, buzullar ve diğer dış kuvvetlerin etkisiyle taşınarak, eğimin azaldığı yerlerde birikmesiyle oluşur. Alüvyon, lös, moren, kolüvyal, litosoller ve regoseller taşınmış topraklardır. Taşınmış topraklar, organik ve mineraller bakımından zengin topraklardır.

Alüvyon: Eğimli sahalardan akarsu ve sel sularının aşındırarak taşıdığı ince malzemelerin akarsuların eğiminin ve taşıma gücünün azaldığı alanlarda birikmesiyle meydana gelirler. Mineral bakımından zengin topraklardır. Geniş tabanlı vadilerde, deltalarda ve ova tabanlarında yaygın olarak bulunurlar. Tarımsal değeri büyüktür. Yurdumuzun en verimli tarım alanları alüvyonların bulunduğu alanlardır.

Lös: Rüzgârların taşıdıkları kurak ve yarı kurak bölgelerde bulunan topraklardır.

Moren: Buzulların taşıdığı topraklardır. Yüksek dağlık alanlarda ve kutup bölgelerinde bulunan topraklardır. En az bulunan toprak çeşididir.

Kolüvyal Topraklar: Dağlık alanlarda ayrışan materyalin dağ eteklerinde birikmelerine bağlı olarak oluşan topraklardır.

Litosol: Kolüvyal alanlarda ince malzemelerin taşınmasıyla geriye kalan taşlı topraklardır.
Regosol: Volkanik arazilerde kolüvyal depolar üzerinde oluşan kumlu topraklardır.

B.YERLİ TOPRAKLARI (ZONAL): Eğimin az olduğu, düz alanlarda, oluştuğu yerde bulunan topraklardır. Oluştuğu alana ait tüm özellikleri taşırlar. İklim, bitki örtüsü, organizmalar, ana kayanın yapısı ve yer şekillerine bağlı olarak oluşurlar. Bu toprakların oluşabilmesi için yer şekillerinin sade veya hafif engebeli olması iyi bir drenaj sisteminin olması gerekir. Bunlara Klimatik topraklar adı da verilir.

Yerli topraklar ikiye ayrılırlar:

1.NEMLİ BÖLGE TOPRAKLARI: Yağış miktarının fazla, bitki örtüsünün zengin olduğu alanlarda görülür. Verimli topraklardır. Humus bakımından zengin fakat yıkanmanın fazla olması nedeniyle mineral bakımından fakir topraklardır.

Laterit Topraklar: Ekvator ve dönenceler arasındaki sıcak ve nemli iklim bölgelerinde oluşurlar. Fazla yıkanma nedeniyle humus miktarı az verim düşüktür.

Tundra Toprağı: Kutup altı bölgelerinde görülür. Büyük oranda donmuş haldedir. Yaz mevsiminde erimelere bağlı olarak bataklık halini alır, tarıma elverişli topraklar değildirler.

Podzol Toprağı: Tundra kuşağının güneyinde, soğuk ve nemli bölgelerde iğne yapraklı ormanların yaygın olduğu alanlarda oluşmuşlardır. Aşırı yıkanmaya bağlı olarak besin bakımından fakir, verim değeri düşük olan topraklardır.

Kahverengi Orman Toprağı: Orta kuşağın nemli, ılıman ve geniş yapraklı ormanlarla kaplı sahalarında oluşmuş topraklardır. Humusça zengin, verimli topraklardır.

Terra-Rossa Toprakları: Akdeniz ikliminin etkili olduğu bölgelerde, kalkerli araziler üzerinde oluşan topraklardır. Kalkerin içerdiği demir oksit nedeniyle kırmızı renklidirler.

2.KURAK VE YARI KURAK BÖLGE TOPRAKLARI: Yağışların az, bitki örtüsünün zayıf ve buharlaşmanın fazla olduğu kurak bölgelerde oluşan topraklardır. Yağış azlığına bağlı olarak toprakta yıkanma azdır. Bu nedenle tuz ve kireç oranı fazladır. Yarı nemli bölgelerde oluşan topraklar bitki örtüsünün(stepler) çürümesi nedeniyle humus bakımından zengin verimli topraklardır.

Çernozyomlar (Kara Topraklar): Orta kuşakta, yarı nemli step sahalarında görülür. Esmer renkli, humus bakımından zengin çok verimli topraklardır.

Kestane ve Kahve Renkli Step Toprakları: Orta kuşakta karaların iç kesimlerinde, az yağış alan step sahalarında oluşur. Humus birikimi az, verimi düşüktür. Özellikle tahıl tarımı için uygundur.

Çöl Toprakları: Humus bakımından fakir topraklardır. Kuraklık ve buharlaşma nedeniyle tuz ve kireç toprak yüzeyini kaplamıştır. Verimsiz topraklardır.

C.İNTRAZONAL(ANA KAYANIN ETKİLİ OLDUĞU TOPRAKLAR):

Bu toprakların oluşumunda özellikle yer şekilleri ve ana materyal etkili olmaktadır. Bu topraklarda çoğunlukla sadece A ve C horizonları bulunmaktadır.

Kalsimorfik topraklar:

—Vertisoller: Killi ve kireçli, işlenmesi zor ve su tutma kapasitesi yüksek olan topraklardır.
—Rendzina: Kireç bakımından zengin, koyu renkli ve işlenmesi kolay olan topraklardır.

Kumlu Topraklar: Volkanik, başkalaşım veya gevşek kum taşlarının bulunduğu alanlarda oluşan topraklardır. Su tutma kapasiteleri düşüktür.
Tuzlu(Halomorfik) Topraklar: Kurak ve yarı kurak bölgelerde yeraltı sularında eriyik halde gelen tuz ve karbonatların, suyun buharlaşması sonucunda birikmesiyle oluşan toraklardır. Yüzeylerinde tuzun meydana getirdiği beyaz bir kabuk bulunur.

Bataklık (Hidromorfik)Topraklar: Su akışının olmadığı bataklık ve sazlık alanlarında toprak sürekli olarak su altında kalır. Su altında hidrojen ve iyon yoğunluğu arttığından topraklarda asitleşme meydana gelir.

DÜNYAYI KAPLAYAN ÖRTÜ: BİTKİLER
Yertüzünde Bitki Örtüsünün Dağılışını Etkileyen Faktörler
1.İklim:Bitki Türlerinin ortaya çıkmasında ve dağılışında en çok etkili olan faktör iklimdir.Bir bitkinin gelişimi için gerekli olan sıcaklık ve su gibi iki önemli kaynağın belirleyicisi olması iklimi bitki türlerinin dağılışında üstün kılmıştır.Bir bitkinin en iyi gelişeceği ortam şartlarına bizler optümüm şartlar deriz ancak sürekli değişim içerisindeki dünyamızda bitki bu şartlara yaşadığı heryerde sahip olamaz.Her bitki türünün sıcaklık ve su ihtiyacı farklılık gösterebilir.mümkün olduğunca bu isteklerinin mevcut olduğu sahalara doğru bitki örtüsünün dağılışı gerçekleşir.

Harita 7:Dünya Bitki Örtüsü dağılış haritası
Genel manada sıcaklığın yeterli ve yağışın bol olduğu sahalarda gür bir bitki örtüsü oluşurken sıcaklığın yetersiz veya aşırı olduğu ve yağışın yetersiz olduğu sahalarda çılız bir bitki örtüsü oluşur.

Zaman içerisinde ortam şartlarında yetişebilen veya bu şartlara uyum sağlayabilen bitkiler o sahanın doğal bitki örtüsünü oluşturur.örneğin çöllerde kuraklığa dayanabilen bitkiler yayılış gösterir.

Bitki türlerinin bir bölgede sayısının ve çeşitliliğinin fazla olmasıda yine o sahadaki iklim çeşitliliğine bağlıdır. iklim çeşitliliği ne kadar fazla ise o denli doğal bitki örtüsü çeşitliliğine rastlanır
Özellikle sıcaklık ve yağış bitki türlerinin yatay ve dikey dağılımında belirleyicidir.

a.Yatay dağılım :Ekvatordan kutuplara doğru özellikle sıcaklık ve yağışın dağılışındaki farklılık bitki örtüsününde de ekvatordan kutuplara doğru genel manada farklı kuşaklar oluşmasına neden olmuştur.Bu kuşaklar diğer özel konum şartlarının etkisiyle yer yer kesintiye uğrar ve düzenli bir dağılış segileyemez.

b.Dikey dağılım: Özellikle orta kuşakta yerden yükseldikçe sıcaklık ve yağış özelliklerinin farklılık göstermesine bağlı olarak bir dağ yamacı boyunca bitki örtüsüde farklı kuşaklar oluşturur.Yamacın alt kısımlarında nem ve sıcaklık isteği fazla olan geniş yapraklı ağaçlar biraz yukarısında sıcaklık isteği daha az olan iğne yapraklı ağaçlarla birlikte geniş yapraklılarında yer aldığı karma ormanlar,sıcaklığın dahada azaldığı üst kısımlarda tamamen İgne yapraklı ormanlar yer alır belirli bir yükseltiden sonra sıcaklığın yetersiz olması dağların yüksek kesimlerinde ağaç yerine alpin çayırları gibi ot topluluklarının yetimesine izin vermiştir
2.yerşekilleri:
Bitki tür ve topluluklarının dağılışında yerşekilleininde etkisi vardır. Arazinin özelliği , iklim şartlarında ,su kaynaklarının dağılışında ,rüzgarın esiş yönü ve şiddetinde, toprak kalınlığında ve veriminde belirleyicidir. Dolayısıyla bitki örtüsünün dağılışında da etkilidir.
Dağ sıraları, bunların uzanış doğrultusu ,bakı,eğim, ve yükselti yaratmış oldukları farklılıklarla bu dağılışta önemli rol oynamaktadırlar.
Kuzey Anadolu dağlarının Karadenize bakan ve nemli rüzgarlara acık yamaçları bu hava kütlelerinin yamaç boyunca yükselerek soğumasına ve bol miktarda oroğrafik (yamaç) yağışına sebep olmaktadır böylece kıyıdan itibaren nemim yeterli olmasından ötürü bu yamaçlar gür orman örtüsüyle kaplıdır.diğer yamaca kuru bir hava kütlesi olarak geçer ve bu yamaçta çok daha farklı bitki türlerinin oluşmasına neden olur.
Yükselteninde dağ yamacı boyunca değişmesi dolayısıyla sıcaklık ve yağış miktarını da etkiler buda dikey dağılımda farklı bitki kuşaklarını oluşturur.

3.Toprak:Bitkinin üzerinde yaşamına olanak sağlayan ve temel ihtiyaçalarını karşılayan toprak doğal olarak bitki türlerinin dağılışında da etkilidir.bitkinin optimum yetişme ortamını oluşturan etkenlerden biride topraktır her bitki türünün topraktan almaya ihtiyaç duyduğu mineraller ve oranları farklıdır o nedenle bir bitki türünün her iklimde yetişememesi nasıl doğal ise her toprakta yetişememesi de o derece doğal karşılanmalıdır.Topragın dokusunun farklı olması (sık veya gevşek),yapısının farklı olması (kalkerli ,killi ,kumlu) içeriğindeki fosfat ,azot,nitrat, demir ve diğer minarelerin farklı olması farklı tür bitkilerin farklı sahalara yayılmasına neden olmuştur.

4.Beşeri Faktörler:Ekolojik ortamda çeveryi oluşturan bireylerden insan oğlu doğal olarak etkileşim içerisinde olduğu ortama çoğu zaman zarar vermiştir.bu etkileşimden en fazla etkilenen doğal ortam unsuru bitkiler olmuşturHiç bitmeyecekmiş ve her zaman tekrardan kendiliğinden ortaya cıkaçakmış inancıyla hoyratça savaşlarla ,yeni tarım alanları açmak için,yakaçak ihtiyacını karşılamak için ,orman yangınları nedeniyle ,hayvanlarını otlatlatmak için,ormanlık alanları yerleşmeye açmak için, yol yapımı ve sanayileşme gibi nedenlerle ormanlarımız tahrip edilmiştir.
İnsanların bu tutumları doğal bitki örtüsünün dağılışını ve gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir.İnsanlarının nüfusunun çoğunun yaşadığı orta kuşakta orman alanları giderek daralırken İnsanların çok yoğun bir şekilde bulunmadığı ekvator gibi yerlerde gür ve doğal bitki örtüsü varlığını hala sürdürmektedir gelişmiş ülkelerin çabaları bazı sahalarda doğal bitki örtüsünü korumaya yönelik olsa bile yaptıkları bir takım çalışmalar kimi sahada da doğal bitki örtüsünü tehdit etmektedir örneğin sanayinin yol açtığı kirlenme neticesinde oluşan asit yağmurları gibi.

BİTKİ FORMASYONLARI

1.AĞAÇ FORMASYONU:
Ağaç:Boyu en az 5 metre , çapı da 10 cm'den aşağı olmayan, dal sürgün ve yapraklarının oluşturduğu tepe tacını tek bir gövde üzerinde taşıyan, her yıl çap artımı yaparak kalınlaşan, sürgün vererek boylanan, hücrelerinin büyük bölümü odunlaşmış olan, uzun ömürlü bitkilere AĞAÇ denir.
Yağış sıcaklık ve toprak şartlarının elverişli yetişme devresinin uzun olduğu heryerde ağaç yetişirAncak yağışın azlığı ve yetersizliği,şiddetli buharlaşma ağaç yetişmesine engel olur.Ormanların temel unsuru ağaçtır.Ağaçların oluşturduğu topluluklara orman denir.
Orman: "Belirli yetişme ortamlarında var olan ve gelişen, ana elemanı ağaç ve ağaççık olmak üzere, diğer bitkisel, hayvansal ve mineral elemanlardan oluşan, bu elemanlar arasında karşılıklı etkileri ve kendine özgü yaşam birliği olan bir doğa varlığı, topluma orman ürünleri ile diğer foknsiyon ve hizmetler sağlayan ulusal bir servet.."
A) Ekvatoral Yağmur ormanları:Her mevsimi yağışlı ve çok nemli olan Ekvatoral iklimin etkili olduğu alanlarda 40-50 m boyunda olan,yaprakları geniş ağaçlardan oluşan ormanlara yağmur ormanları denir.Bu ormanların görüldüğü yerlerde yıllık yağış miktarı 2000 mm.nin üstündedir.Burada bulunan bitkiler yıl boyunca yeşil kalabilir(sıcaklığın yüksek olmasından dolayı).Güney Amerika da Amazon havzası,Afrika’da Kongo havzasında yağmur ormanları bulunur.
Ekvatoral İklim: Ekvator çevresinde, 0° -10° Kuzey ve Güney enlem¬leri arasında görülür. Yıllık ortalama sı-caklık 25°C dolayındadır. Yıllık sıcaklık farkı 2 - 3°C’yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den fazladır. Her mev¬sim yağışlı olmakla birlikte, ekinoks tarihlerinde yağış maksimum düzeye erişir. Tabii bitki örtüsü oldukça gür ve geniş yapraklı ormanlardır.


Ekvatoral iklim, Amazon ve Kongo havzalarının büyük bir kesiminde, Gine Körfezi kıyılarına yakın bölgelerde, Endonezya ve Malezya'nın büyük bir bölümünde etkili olmaktadır.

B) Muson ormanları:Bu ormanların görüldüğü yerlerde yıllık yağış miktarı 2000 mm. civarındadır.Ancak yağışların tamamına yakını yazın düştüğü için,ağaçlar kış aylarında yapraklarını dökerler.Ekvatoral bölge ormanları kadar gür olmalarına rağmen,tür bakımından çok zengin değildir.En yaygın olarak Güneydoğu Asya’da Muson iklimin etkili olduğu alanlarda (Hindistan,Japonya,Çin,Vietnam,Kamboçya) görülür.
Muson İklimi: Muson rüzgarlarının etki alanlarında görülür. Yıllık ortalama sıcaklık 15 - 20°C dir. Yıllık sıcaklık farkı 10°C civarındadır. Yıllık ortalama yağış 2000 mm do¬layındadır. Yıllık yağışların % 85'i yaz aylarında dü¬şer. Kış mevsimi kurak geçmektedir. Tabii bitki örtüsü kışın yaprağını döken, yazın yeşillenen ormanlardır. Yağışların azaldığı yerlerde ise savanlar görülür.

Muson iklimi, Güney Hindistan, Güney Çin, Gü¬neydoğu Asya, Japonya ve Mançurya gibi böl¬gelerde etkili olmaktadır.

C) Orta Kuşağın Yağmur ormanları:Yağış miktarının 1000 mm. Nil üzerinde olduğu okyanusal iklimin doğal bitki örtüsüdür.Genelde ağaçlar iğne ve geniş yapraklı ağaçlardan oluşur.Boyları ekvatoral bölge ormanları kadar uzun değildir.Ülkemizde Karadeniz kıyılarında görülür.Orta kuşak karalarının batı kıyılarında görülür.

Okyanusal İklim Genel olarak, 30° - 60° enlemleri arasında, karala¬rın batı kıyılarında görülür. Yazlar fazla sıcak, kış¬lar da fazla soğuk olmaz. Yıllık sıcaklık ortalaması 15°C dir. Yıllık sıcaklık farkı 10°C yi bulmaktadır.

Yıllık yağış ortalaması 1500 mm. dir. En fazla yağış sonbaharda görülür. Tabii bitki örtüsü yayvan ve iğ¬ne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlardır. Orman¬ların tahrip edildiği yerlerde çayırlar bulunur.

Okyanusal iklim, Batı Avrupa, Kuzey Amerika'nın ku¬zeybatısı, Güney Şili, Avustralya'nın kuzeydoğu¬su ve Yeni Zelanda'da etkili olmaktadır.

D) Tayga Ormanları:Sert Karasal iklimin nemli bölgelerinde (60 C enlemlerinde ) görülür. Sıcaklığın düşük olmasından dolayı iğne yapraklı ağaçlardan oluşur.Bu ormanların görüldüğü yıllık yağış miktarı 500 mm. civarındadır.Kanada,Norveç,Rusya gibi ülkelerde görülür.
Karasal İklim: Genel olarak, 30° - 65° enlemleri arasında, karala¬rın deniz etkisinden uzak iç kısımlarında ve kıtala¬rın doğu kıyılarında görülmektedir. Kışlar çok soğuk geçer ve uzun sürer. Yazlar ise sıcaktır. Yıllık sıcaklık ortalaması 0 - 10°C arasında değişir. Yıllık sıcaklık farkı 20 - 40°C’dir. Yıllık yağış miktarı 500 -600 mm dolayındadır.

En fazla yağış yazın, en az yağış kışın düşer. Kış yağışları daha çok kar şeklindedir. Tabii bitki örtüsü iğne yapraklı ormanlardır. Yağışın azaldığı kesimler¬de de bozkırlar (step) görülür. Sibirya ve Kanada da iğne yapraklı ormanlara tayga ormanları adı verilir. Taygalar, Dünya ormanlarının % 15'ini oluştururlar.

Karasal iklim, Sibirya, Kanada ve Doğu Avru¬pa'da geniş bir yayılış sahasına sahiptir.

E) Galeri ormanları: Afrika, Güney Amerika ve İç Anadolu'nun yağmurca fakir, kurak mıntıkalarında nehirler boyunca, dar veya geniş şeritler halinde oldukça kuvvetli büyüyen ormanlar meydana gelir ki, bunlara galeri ormanları denir.

F) Bataklık ormanları: Tropik bölgelerin geniş, sürekli su altında kalan, bataklık bölgelerinde rastlanır. Florida'nın bataklık servisi ormanları bu ormanlara örnek olarak gösterilebilir.

2.ÇALI FORMASYONU:

Çalı ve Ağaçcık: Ömürleri kaç yıl olursa olsun, boyları hiç bir zaman 5 m . yüksekliğe ulaşamayan Sandal, Kocayemiş, Akcakesme , Funda ve Karaçalı gibi odunsu bitkiler çap ve boylarına göre Çalı veya Ağaçcık olarak anılmaktadır . Çalılar çok yıllık odunsu bitkiler olup ağaçlardan boyunun kısalığı ve uzamayı temin eden bir orta sürgünün olmayışı ile ayrılır.
Ormanların tahrip edildiği yerlerde ortaya çıkan kısa boylu ağaççıklardır.En önemlileri şunlardır:
A)-Makiler:Akdeniz iklim bölgesinde ormanların tahrip edilmesiyle oluşmuşlardır.Kısa boyludur ve yıl boyunca yeşil kalabilirler.Sıcaklığa dayanıklı oldukları kadar soğuğa dayanıklı değillerdir. Zeytin, kocayemiş, keçiboynuzu, zakkum başlıca türleridir.

B) Garig: frigana da denen bir bitki topluluğudur. akdeniz iklim (bkz: akdeniz iklimi) bölgelerinde maki ve kızılçamların tahrip edildiği sahalarda ve terk edilen tarlalarda oluşurlar. bunlar genelde diz boyunu geçmeyen kısa boylu çalılıklardır. garigleri oluşturan bitkilerin tohumları rüzgarla kolayca taşınabildiği için kolayca yayılırlar. garig kapsamında sayılabilecek bitki topluluklarının başlıcaları abdest bozan, diken çalısı, laden, nane, funda ve sarı çiçekli yasemindir. türkiye'de gariglerin yaygın olduğu bazı sahalar ; akdeniz bölgesindeki mut havzası, ege'de çeşme dolayları, karaburun yarımadasının batı bölümü, izmir'de yamanlar dağı, dumanlıdağ çevresi, bodrum ve bergama dolaylarıdır.

C)-Psödomaki:Akdeniz ikliminin özelliklerini taşıyan maki türleri ile Karadeniz iklimini yansıtan nemliliği seven,kışın yapraklarını döken ağaçların bir arada bulunduğu bitki topluluklarına psödomaki denir. Fındık, Muşmula, böğürtlen, erguvan,sandal tanınmış örnekleridir.
Akdeniz İklimi: Genel olarak, 30° - 40° enlemleri arasında görülür. Yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlıdır. Yıl¬lık ortalama sıcaklık 15 - 20°C dir. Yıllık sıcaklık farkı ise 18°C kadardır. Yıllık yağış miktarı 600 -1000 mm arasında değişir. En fazla yağış kışın, en az yağış yazın görülür.

Karakteristik bitki örtüsü, kızılçam ormanlarının tahrip edilmesiyle ortaya çı¬kan makilerdir. Makiler, sürekli yeşil kalabilen, kısa boylu, sert yapraklı, kuraklığa dayanabilen, çalımsı bodur bitkilerdir. Mersin, defne, kocayemiş, zey¬tin, süpürge çalısı, bodur, ardıç gibi bitkiler başlıca maki türleridir. Akdeniz ikliminde yağışın az çok yeterli olduğu orta yükseklikteki yamaçlarda iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar (Kızılçam, sarıçam, karaçam ormanları gibi) yer alır.

Akdeniz iklimi en belirgin olarak Akdeniz çevresin¬de görülmekle birlikte, Güney Portekiz, Afrika'nın güneyinde Kap Bölgesi, Avustralya'nın güneyba¬tısı ve güneydoğusu, Orta Şili ve ABD'nin Kalifor¬niya eyaletinde de etkili olmaktadır.

3.OT FORMASYONU:
İklim toprak ve yerşekilleri gibi şartların ağaç yetişmesine imkan vermediği yerlerde belirli zamanlarda yağan yağışa veya tamamı toprağın derinliklerine sızmayan suya bağlı olarak yetişen ot cinsinden bitkilerin oluşturduğu topluluktur.En önemlileri

A)-Savan:Tropikal kuşakta yazları yağışlı,iklim bölgelerinde görülen uzun boylu bitkilerdir.Bu otlar yaz aylarında yeşerip,kış aylarının da kurak geçmesinden dolayı sararan otlardır.Boyları 2 m. Bulur.Bu ot topluluklarının arasında kümeler şeklinde ağaç toplulukları görülür.Sudan,Çad,Nijerya gibi ülkelerde görülür.
Tropikal İklim (Subtropikal - Savan): 10° - 20° Kuzey ve Güney enlemleri arasında ve 0° - 10° enlemle-rinde 1000 m’den sonra görülür. Ekvatoral kuşak ile çöller arasında bir geçiş iklimi¬dir. Yıllık ortalama sıcaklık 20°C dolayındadır. Yıl¬lık sıcaklık farkı 4 - 5°C’-dir. Yıllık yağış miktarı 1000 - 2000 mm. arasındadır. Güneş ışınlarının dik geldiği yaz ayları yağışlı, kışlar kuraktır. Tabii bitki örtüsü yüksek boylu ve gür bitki toplulukları olan savanlardır.

Tropikal iklim, Sudan, Cad, Nijerya, Mali, Mori¬tanya, Brezilya, Venezuela, Kolombiya, Peru ve Bolivya gibi ülkelerde etkili olmaktadır.

B)-Step(Bozkır):İlkbahar yağışlarıyla yeşeren yaz kuraklığı ile sararıp kuruyan otlardır.Yıllık yağış miktarının 250-500 mm arasında olduğu ılıman karasal iklimin görüldüğü yerlerin doğal bitki örtüsüdür.Asya,Avrupa ve Amerika kıtasının iç kesimlerinde görülür.Ülkemizde İç Anadolu,Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu’nun alçak ovalarında görülür.
Step İklimi (Yarıkurak İklim): Step iklimi, bir geçiş iklimi özelliği gösterir. Üç gru¬ba ayrılır;
a. Tropikal Step İklimi: Savan ikliminden çöl ikli¬mine geçiş alanlarında görülür.
b. Subtropikal Step İklimi: Çöl ikliminden Akde¬niz iklimine geçiş alanlarında görülür.
c. Orta Kuşak Step İklimi: 30° - 50° önlemlerin¬deki çöller etrafında ve Akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş alanlarında görülür

Step iklimlerinde yıllık sıcaklık farkı 15 - 30°C’dir. Yıllık yağış miktarı 300 - 500 mm’dir. Step iklimle¬rinde en fazla yağış ilkbaharda ve yazın düşmek¬tedir. Tabi bitki örtüsü yağışlı mevsimde yeşeren, kurak mevsimde sararan step (bozkır)’tir.
İnsanlar tarafından ağaç kesilerek, yakılarak or¬manların ortadan kaldırılması sonucunda olu¬şan bozkırlara antropojen bozkır denir. Bu tür bozkırlar, ormanların tahrip edilmesi sonucunda ortaya çıktığından yer yer orman ağacı toplu¬luklarına rastlanır.

C)-Çayır:Savana göre daha kısa bozkıra göre daha uzun boylu olan çayırlar sert karasal iklimin doğal bitki örtüsüdür.Yaz yağışları sayesinde yeşilliğini koruyan otlardır.Orman üst sınırından sonra görülenlere Alpin veya dağ çayırları denir.Ülkemizde Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında ormanlardan sonra ve Erzurum-Kars platosunda görülür.

D)-Tundra:Soğuğa dayanıklı otsu bitkilere Tundra denir.Kutup çevrelerinde ve yüksek dağlarda görülen otlardır.Tundraların bulunduğu yerlerde sıcaklık ağaç yetişmesine olanak vermediğinden ormanlar görülmez.Avrupa,Asya ve Kanada’nın kuzeyinde görülür.
Tundra İklimi (Kutupaltı İklimi): Genel olarak, 65° -80° Kuzey enlemleri arasında görülür. Sıcaklığın çok düşük olduğu bir iklim tipi¬dir. Bu iklimde en sıcak ayın ortalaması dahi 10°C yi geçmez. Kışın değerler -30°C ile -40°C ye iner. Yıllık sıcaklık far¬kının 65°C yi bulduğu yerler vardır. Yağışlar or¬talama 200 - 250 mm ka¬dardır. En fazla yağış yaz aylarında görülür. Tabii bitki örtüsü çalı, yosun ve yazın yeşeren kurakçıl otlardan oluşan tundralardır.

Tundra iklimi, Avrupa'nın kuzey kıyıları, Kuzey Si¬birya, Kuzey Kanada, Grönland Adası kıyıları ve Orta kuşaktaki yüksek dağlarda etkili olmaktadır.

E)-Çöl Bitkisi:Yağışın 200 mm.nin altında olduğu, kum örtülerinin geniş yer kapladığı çöllerde görülen kaktüs,çalı ve kurakçıl otlardır.Çok seyrek bir şekilde yayılmışlardır.
ÇÖL İKLİMİ (SICAK VE KURAK İKLİM): Dönenceler civarında, Asya ve Kuzey Amerika'da karaların iç kısımlarında ve Güney Amerika'nın gü¬neyinde görülür. Bu iklim tipini, yağışların yok dene¬cek kadar az olması belirler. Çöllerdeki nem yeter¬sizliği, günlük sıcaklık farkının büyümesine zemin hazırlamıştır
Günlük sıcaklık farkının 50°C yi buldu¬ğu zamanlar olmaktadır. Yıllık yağış miktarı 100 mm’nin altındadır. Yağışlar daha çok sağanak yağmurlar şeklindedir. Tabii bitki örtüsü bazı kurakçıl otlar ve kaktüs bitkileridir.

Afrika'da Büyük Sahra, Ortadoğu'da Necef, Asya'da Gobi, Taklamakan, Deşti Kebir, Avustralya'da Gobbon ve Gibson, Güney Afrika'da Kalahari ve Namib, Güney Amerika'da Patagonya, Atacama ve Peru ile ABD'nin güneybatısı yeryü¬zündeki başlıca çöl alanlarıdır.

NALLIHAN FETTAH GÜNGÖR ANADOLU TEKNİK ,TEKNİK VE
ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ

VOLKAN AYDOĞDU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cografyabael.hareketforum.org
halim68

halim68


Mesaj Sayısı : 67
Kayıt tarihi : 03/12/09
Yaş : 29
Nerden : Gemlik/BURSA

10 sınıf 3. ünite konu özeti Empty
MesajKonu: Geri: 10 sınıf 3. ünite konu özeti   10 sınıf 3. ünite konu özeti Icon_minitimeCuma Ara. 04, 2009 6:19 pm

teşekkürler hocam
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
lucas




Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 15/12/09
Yaş : 100
Nerden : Ardahan/PosoF

10 sınıf 3. ünite konu özeti Empty
MesajKonu: sağolun   10 sınıf 3. ünite konu özeti Icon_minitimeSalı Ara. 15, 2009 9:23 pm

nüfus konusunu koyucakmısnız koyarsanız çok güzel olur şimdiden teşekkürler Smile)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
10 sınıf 3. ünite konu özeti
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» TOPOĞRAFYA ve KAYAÇLAR (Konu Anlatım)
» LEVHA HAREKETLERİNİN ETKİLERİ (Konu Anlatım)
» Konu: DOĞU ANADOLU BÖLGESİ Salı 24 Kas. 2009 - 14:10
» TÜRKİYENİN ÖZEL VE MATEMATİK KONUMU ( ÖZET KONU ANLATIMI)
» 10.SINIF 1.D. 2. SINAV

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: 10. Sınıf :: Konu Anlatımları-
Buraya geçin: